Ülkemizin sinsi tertiplerle nerelere getirildiğini kendi gözlerinizle görün. Atatürk'ün: "Kendilerini yöneten hükümetin icraatına katlananlar, o icraata katılmış sayılırlar" sözünü anımsayarak izleyiniz. Siz de Benim gibi dehşete kapılacaksınız.
Tabi, (başta bakan olmak üzere) aynı gerici-tarikatçı kafalar Üniversitelere de el atmaktan geri kalmadı. Atadıkları YÖK başkanından, rektörlerden, Üniversitelerde Atatürkçü öğretim görevlilerine uygulanan kıyımdan belli değil mi !
9 Ağustos 2006 tarihinde, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum tanıtım yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle, Okulların adındaki, Türkiye Cumhuriyeti ibaresi Kaldırıldı.
Milli Eğitimde, Yönetici Atama Yönetmeliği, değiştirildi.
Özel yurtlar yönetmeliği değiştirilerek, bu yurtlarda dinsel propaganda yapmak suç olmaktan çıkarıldı.
700 e yakın imam kurumlar arası nakil yoluyla, Milli Eğitim kadrosuna geçti.
Temel Eğitim politikalarını belirleyen.,kitapları inceleyen ve programları hazırlayan, Talim Terbiye Kurulu’nun, sadece tüm üyeleri değil, 167 uzmanı da Görevden uzaklaştırıldı.
1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda yapılan değişikliklerle, Önce yardımcı ders kitaplarının ve Eğitim araçlarının, sonrada ders kitapları Ve Öğretmen Kılavuz kitaplarını inceleme ve denetleme yetkisi, Talim Terbiye Kurulundan alındı.
Baş Bakan Erdoğan, “ Onuncu Yıl Marşını” okumakla Türkiye Raylarla Donanmıyor. Bu işler lafla olmuyor. Marşı oku demir ağlarla ör. Neyi ördün yahu neyi. Ama bak biz örüyoruz. Öreceğiz inşallah.
Dada da devam edeceğiz. Demir ağlarla ördük diye bunlar konuşuyorlar. “Neyi örmüşler” açıklamasını yaptı.
“Onuncu Yıl Marşı” ders kitaplarından çıkarıldı. Beyoğlu Belediyesi’nin, ilköğretim öğrencilerine dağıttığı Resimli Trafik Rehberi’nde Şu ifadeler yer alıyor. Kuşkusuz trafik kazaları da diğer büyüklü küçüklü bütün olaylar gibi, Taktiri İlahidir. Çünkü her şey Allah’ın taktirine bağlıdır. Onun ilminin dışında bir şey olamaz. Hatta bir yaprak dahi onun izni olmadan kıpırdayamaz.
Bu bakımdan bazılarının ”vatandaş trafik kazaları kader değildir” teraneleri bizim Tevhidi Birlik esası üzerine kurulu inançlarımıza aykırıdır.
Yeni ders kitaplarında, Padişah Vahdettin ile, Damat Ferit’in İngilizlerle işbirliği yaptığı anlatılmıyor. Yeni ders kitaplarında, Atatürk’le Vahdettin arasında uyum olduğunu çağrıştıran ifadeler bulunuyor.
Yeni ders kitaplarında, Padişah Vahdettin in İngilizlere sığındığı bilgisi bulunmuyor.
Yeni ders kitaplarında Halifeliğin kaldırılışı, Laikliğe geçişin büyük adımı olarak ele alınmıyor.
8. sınıflarda okutulan “İnkılap Tarihi” kitabından, Atatürk’ün eşi Latife Hanımın başı açık fotoğrafı çıkarılıp, yerine başı örtülü fotoğrafı kullanıldı.
Yine 8. sınıflarda okutulan ”Din Kültürü Ahlak Bilgisi” kitabında tarikatlar, yeni bir anlam yüklenilerek övülüyor.
Yeni ders kitaplarında, Laiklik tanımlanırken, laikliğin dinsizlik olarak algılanmasını sağlayacak, “dini olmayan şey” ifadesi kullanılıyor.
Liseler için hazırlanan ders kitaplarında, Atatürk’ün Nutku (Söylevi) konulmazken, “Türkler bir milyon Ermeni’yi ve otuz bin Kürdü katletti” diyen yazar Orhan Pamuk’a yer veriliyor.
Yeni ders kitaplarında Şeyh Sait ayaklanmasının Adı ”Doğu İsyanı” olarak değiştirilirken, Şeyh Sait’in tarikat lideri olduğu ifadesine yer verilmiyor.
2 Ekim1920’de Konya’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı İngiliz ve Fransızların desteği ile başlayan “Deli Baş Mehmet” isyanı ve isyancıların başı Deli Baş Mehmed’in bir İngiliz Rahibi’nin yardımıyla Yunanistan’a sığınması yeni kitapta yer almıyor. Evliya olarak anılıyor.
İlköğretim öğrencileri için başlatılan “100 Temel Eser” uygulamasıyla yayınlanan kitaplara, Atatürk, Cumhuriyet ve laiklik karşıtı ifadeler, yabancı masal kahramanlarının diyaloglarına İslami söylemler serpiştirildi. Tarikat liderlerinin yasaklanmış kitapları, takma adlarla öğrencilere sunuldu.
“100 Temel Eser” uygulanmasından bazı örnekler,
Bazı Liselerin İnternet sitelerinde irtica propagandası yapan yazılardan örnekler Laiklik kavramını istismar ederek insanımıza dünyayı dar etmeye çalışanların Cumhuriyet tarihi boyunca Laiklik kavramı üzerinde ittifak ettikleri tek konunun bu kavramı cadı kazanı gibi kaynatıp, inanç ve fikir sahiplerini, bu kazanda eritme olduğuna şahit olmuş bir kuşağız.
Evlenmeden birkaç gün önce resmi nikah denen uyduruk formalite, kimseyi davet etmeden gözlerden ırak bir şekilde tamamlansın. Böylece bizim nazarımızda İslam nikahın nikah olduğu, resmi nikah ise, beş paralık kıymeti olmayan bir formalite olduğu, dosta düşmana ayan beyan ispat edilmiş olur.
Mendilin ipeklisi
Tarlanın keseklisi
İyi olur oğlanlar
Karının göbeklisi.
Ecevit in kafası
Cum Sezer’in sopası
Aptal olduk hepimiz
Kafaları kopası
Öküzü saldım çifte
Sırtımda güllü küfe
Aç gireyim koynuna
Döndük Cumhuriyete.
Atamızın Eğitimle ilgili şu söylediklerini unutmayalım:
Cumhuriyet'in temelinin laik bir dünya görüşüne dayalı olduğu hiçbir zaman unutulmamalı ve bu gerçek gözden kaçmamalıdır. Zira Türk halkı teokratik yönetimden çok ızdırap çekmiştir. Geri kalışının nedenleri arasında bunun önemli bir yeri vardır. (1930, Kırklareli) (Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AKDTYK. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 437)
Eğitimdir ki, bir ulusu ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da bir ulusu esaret ve sefalete terk eder.
Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni takip etmeye söz vermişsiniz. İşte ben özellikle bu sözden çok duygulandım. Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar yorulmadan ne demek ? Yorulmamak olur mu ? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her canlı için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani, yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. ..dinlenmemek üzere yürümeğe karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. (1937, Ankara) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 327-328)
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün mana ve şekliyle uygar bir toplum haline getirmektir . İnkılâplarımızın ana ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zaruridir. Şimdiye kadar milletin, beyinlerini paslandıran, uyuşturan bu zihniyette bulunanlar olmuştur.
CUMHURİYET, FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR KADINLARIN ELLERİNDE AYDINLIĞA ULAŞACAKTIR
0 responses to "ATATÜRKÇÜ EĞİTİM ANLAYIŞINDAN NASIL UZAKLAŞILDI?"